Ali Yalçın

Ali Yalçın

BİR ŞENOL GÜNEŞ GALİBİYETİ

BİR ŞENOL GÜNEŞ GALİBİYETİ

Dün akşam bu sezonki yerlerini neredeyse garantilemiş iki iyi takımın mücadelesini izledik. Adanademirspor çok yetenekli bir takım ve bu kadroya kimlik kazandırmış bir teknik direktöre sahip. Sezon içinde iki stoperini kaybeden Montella, yine de oyununu güçlü kılan özelliklerini koruyarak ayağa seri ve direkt paslarla akıcı ve her an pozisyon bulmaya müsait bir görüntü çiziyor. Dün de öyle oldu ve Beşiktaş’ın haftalardır devam eden orta saha kaynaklı sorunlarının üzerine gitti. Beşiktaş oyunu yine akmayınca dün Şenol hocanın da dediği gibi “uyurgezer” bir kimliğe bürünüyor. Golü de bir uyku anında yediler. 

Gol sonrası neredeyse tek bir yedeği olmayan Beşiktaş Şenol hocanın sistem değişikliğiyle maça hemen ortak oldu. 4-1-3-2 dizilişine dönen takım Gedson ve Salih’i biraz kenarlara açtı ve oyun kurulumunu Amir-Redmond’la yapmaya başladı. Bunun etkilerini hemen aldı. İki takım da orta sahaları hızlı geçip gol arayışlarına devam etti. Ve Beşiktaş’ın süper starı yaklaşık 45 metreden gelen hava topuna ters ayağıyla şık bir vuruşla beraberlik golünü attı. 

İkinci yarı sürpriz bir gol ile başladı. Sola açılan Gedson driblingini güzel bir vuruşla gole çevirdi. Bu gol Adanademirspor’u gereksiz bir moral bozukluğuna soktu. Pozisyonlar bulsa da Beşiktaş’ın kazanacağı çok net belli olan bir ikinci yarı izledik. 

Sezon sonu geliyor. Transfer dedikodularına ve performansına bakılırsa Beşiktaş’ın Gedson’u elinde tutması pek mümkün gözükmüyor. Bence bir tehlike de Aboubakar için geçerli. Beşiktaş, Aboubakar’ı elinde tutarsa lige üç sıfır önde başlayacak. Ama her şekilde Beşiktaş’ın uyumlu ve oyun aklı, pas becerisi yüksek olan üç orta sahaya ihtiyacı var. Her şeye rağmen Beşiktaş yeni sezona göz kırpıyor.

MAÇIN İYİSİ

Gedson Fernandes. Daha iyi oynayamaz denilebilecek maçlar çıkartıyor.

MAÇIN KÖTÜSÜ

Salih Uçan. Akan oyuna faydası olmadığı gibi sırtı dönük oyunculara yaptığı anlamsız faullerle göze batıyor.

Devamını Oku

GEDSON’UN GECESİ

GEDSON’UN GECESİ

Bir takımın, hele böylesine bir derbi maçta en azından bir şeyi çok iyi yapıyor olması gerekir. Bugün Gedson’un ekstra parladığı maçta Beşiktaş orta sahası mükemmele yakın bir performans ortaya koydu ve galibiyetin mimarları oldular.

Maç başlar başlamaz orta sahada üstünlük sağlayacak takımın maçı kazanacağının ipuçlarını verdi adeta. Torreira-Oliveira-Mertens üçlüsünden oluşan Galatasaray orta sahası maça önde baskı yaparak başladı. Zaten haftalardır oyun kurmakta zorlanan Beşiktaş bu baskıya cevap veremedi ama rakibine fırsat da vermedi. İcardi’nin becerisiyle 20. dakikada Galatasaray öne geçip baskılı futbolundan vazgeçince Beşiktaş pozisyon aramaya başladı ve çok geçmeden golü buldu. Sais’in golünde bir ara kamera yakın çekime geçince Torreira-Colley eşleşmesinin ne kadar dramatik olduğu gözümüze çarptı. Birisi takımının en kısası, diğeri en uzunu olan iki futbolcunun eşleşmesi gerçekten şaşırtıcıydı. Okan hocanın takımı duran toplarda genel olarak sınıfta kaldı. Kalan bölümde de Beşiktaş büyük şanslar yakalayamasa da orta saha üstünlüğüyle rakibine tek bir şut attırmadan devreyi kapattı.

OKAN HOCA CEVAP VEREMEDİ

İkinci yarı Okan hocanın hiç müdahale etmemesi gerçekten ilginçti, çünkü Gedson-Salih-Amir üçlüsü inanılmaz baskı yaparak her topu Galatasaraylı oyuncuların ayaklarından söküp alıyordu. Beşiktaş etkili hücumcularının çok da iyi oynamadığı bir maçta Aboubakar’la pozisyonlara girdi. Net pozisyon sayılacak birkaç gol kaçsa da o pozisyonlar takımın maça olan inancı artırdı. Sonunda sahneye son haftaların en çok asist yapan kalecisi Muslera ve gecenin kötülerinden Oliveira ikilisi çıktı ve Beşiktaş’a bir gol hediye ettiler. 

Bu dakikadan sonra Galatasaray gol bulmaya çalışsa da tek bir net fırsat bile bulamadan maçı bitirdi. Aboubakar ise yine kendisine yakışacak müthiş bir golle maçı bitirdi. Bu galibiyet benim aklıma o ruhsuz Trabzonspor maçını getirdi. Beşiktaş o gün kazansa şampiyonluk yarışını allak bullak edecek bir tablo karşımızda olacaktı.

Beşiktaş’la ilgili iki şeyi vurgulayalım: Birincisi Şenol hocanın kanat oyuncularının formsuzluğu karşısında tek bir hamle şansı olmayışı büyük handikaptı. Redmond ve Cenk iyi oynamadılar, Ghezzal da sakat olunca hocaya hamle şansı kalmadı. İkincisi de Beşiktaş orta sahasının rakibi bozan iyi oyununa karşın oyun kurma konusunda aynı oranda başarısız olduğu gerçeği. Salih’in dün isabetli pas oranı %61,5 olarak ölçülmüş. Bu oran düşük değil, çok çok düşük.. Beşiktaş eğer hücum hattını bozmaz ve Atiba’nın 10 yıl boyunca mükemmele yakın yaptığı hücum bağlantısı kuracak, oyuna zekâ katacak bir orta saha transfer ederse seneye şampiyon olması işten bile olmayacaktır.

Maçın İyisi

Gedson Fernandes. Gerçek bir kariyer maçı oynadı. Daha iyisi olamaz.

Maçın Kötüsü

Okan hoca. Geç ve faydasız hamleler yaptı. Genel olarak Beşiktaş’ı iyi analiz edemediği izlenimi verdi.

Devamını Oku

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Bir Türkiye Süper Lig’i varmış. Bu ligde özellikle büyük takımlar anlı şanlı tarihlerinin kendilerine kazandırdıkları milyonlarca taraftarın önünde müsabaka yaparlarmış… Bu lig, taraftarların ilgisi ve harcadıkları paralar dolayısıyla milyonlarca dolarlık bir ekonomik yapıya kavuşmuş… Büyük paralar harcanarak kurulan takımlar, heyecan vadeden kadrolar kurulur olmuş… İnsanlar Pazar akşamları iştahla ekran karşısına geçerlermiş… Sonra ne olmuş: Hiç. Bu masal sonu olmayan bir kâbusa dönüşmüş… Buraya geri döneceğiz…

Trabzonspor-Beşiktaş maçının ilk yarısı için söylenebilecek tek iyi şey hakemin uzatma eklememesiydi. Değil 1 dakika, 1 saniye bile oyunun uzamasını hak ettirecek tek bir şey olmadı. Trabzonspor, Beşiktaş’a göre bir parça daha hareketli olsa da iki takım da uyuma numarası yaparak maçı devreye götürdüler.

Yine de biraz Beşiktaş’ı konuşmaya çalışalım… Maç sonu verdiği demeçte Beşiktaş’ın oyununu kendisi de şikayet eden Şenol Güneş, geldiğinden beri net bir oyun planı oluşturamadı. Burada suçlu aramak boşuna… Sezona başlayan Valerin İsmael kendi anlayışı çerçevesinde orta sahayı pas geçen önde baskılı, dinamik ve direkt atağa kalkan bir takım kurmak istedi ve transferler de bu oyun anlayışına göre yapıldı. Bu oyun heyecan yaratmadı dense ayıp olur. İsmael, kimsenin bir anlam veremediği kronikleşen yanlış oyuncu değişiklikleriyle puanlar kaybetmese muhtemelen Beşiktaş bugün şampiyonluktan kopmazdı.

İsmael’in oyununda orta sahalar mücadeleci özellikleriyle ön plana çıkıyordu ve asla oyun kurucu bir rol verilmiyordu. Güneş’in oyunu öyle değil. Şenol Güneş oyunu orta sahada kurmak istiyor. Ama bu sefer elinde Atiba-Oğuzhan ya da Selçuk-Colman yok. Salih ve Gedson asla bu rolde başarılı olacak tipte oyuncular değiller. Bu maç bir de Amir olmayınca, Omar Colley’in ve Masuaku’nun kaleciye gönderdiği uzun toplarla geçen bir maç izledik. 

Maçın son 20 dakikası ise oldukça hareketli geçti. 68. dakikada Ghezzal ve Maxim çıkınca Trabzonspor rakibinden daha üstün orta sahasıyla üst üste pozisyonlar buldu. Ama Mert’e takıldı ve inanılmaz goller kaçtı. Mert kaleye geçtiğinden beri iyi oynuyor ve artık rakipleri için tıpkı Muslera gibi psikolojik bir etki de yaratıyor.

Şu masala geri dönelim… Masallar finali için dinlenir. Anne-babalar masal anlatırken çocuklar uyuya kalmamak için direnirler. Acaba bu masal nasıl bitecek? Masal boyunca yaşananlar acaba nereye varacak? Bu merak, insanı o finali heyecanla duymaya, görmeye götürüyor. Türk Futbol Masalının finali masal boyunca yaşanan gelişmelerin hakkını vermiyor. İnsanı çileden çıkartacak hakem hataları, yenilmemek üzere maç kurgusu yapan teknik direktörler, üç-beş maçta teknik direktör değiştiren yöneticiler, hiçbir şey beğenmeyen yazar ve yorumcular… Üstelik bunlar hemen her sezonun anahtar kelimeleri oluyor. “Uyuya kalan çocuklar ne kadar da şanslı” dedirtecek finaller…  

Bugünlük de böyle olsun. İnşallah başka zaman heyecanlı maçları da yazarız…

Maçın İyisi: Mert Günok. Kazanılan 1 puanın sahibi.

Maçın Kötüsü: Aslında “maçın kendisi” demek lazım, ama Ghezzal’ı da ekleyelim.

Devamını Oku

GÜZEL OYUN YOK,  ABOUBAKAR VAR

GÜZEL OYUN YOK,  ABOUBAKAR VAR

Süper Lig sistemsiz, ne yaptığını bilmeden oynayan büyük takımların sadece oyuncu kalitesiyle belki şampiyon olamasa da üst sıralarda kalabildiği bir lig maalesef. Bu maç da bize bunun iyi bir örneğini gösterdi.

Şenol Güneş geçen hafta yıldızı parlayan Redmond’u kesmek istemeyip Ghezzal ve Cenk’ten de vazgeçmeyince haftalardır ısrar ettiği sistemini(!) değiştirerek 10 numaralı bir dizilişle sahaya çıktı bugün. Ama yine değişmeyen şey Beşiktaş’ın plansız oyunu ve düşük pas kalitesiydi. Aboubakar’ın sırtı dönük oynama becerisi olmasa topun 10 saniyeden fazla Beşiktaş’ta kalması da mümkün gözükmüyor.

Giresunspor ise ilk yarım saatte bütün kontra ataklarda sakin ve olgun bir oyun sergileyerek gol bulacağını gösterdi ve 21. dakikada öne geçti. İlk yarı boyunca yerinde duramayan Bajic-Sainz işbirliğinde gerçekten de güzel bir gol attılar.

Gol sonrası Beşiktaş cephesinde değişen bir şey olmadı. Becerikli ayaklarının girişimlerine bakan Beşiktaş, Aboubakar ve Cenk’in birer pozisyonu ve Ghezzal’ın direkten dönen şutuyla gole yaklaştı. Bu arada Şenol Güneş sakatlanan Cenk’in yerine Gedson’u oyuna alarak kafasındaki çaresiz sisteme döndü. Devreye giderken şans eseri kazanılan penaltı ve Aboubakar’ın son dakikadaki müthiş golü Beşiktaş’ı bir anda öne geçirdi.

İkinci yarı Giresunspor mağlubiyete ikna olmuş bir şekilde maça çıktı. Redmond’un golüyle birlikte ise maç bitti denilse yeridir.

Futbola para ve başarı gözlüğüyle bakanların ligin son haftaları yaklaştıkça oyun kalitesinden çok galibiyet alınmasının önemli olduğuna dair kanaatleri meşhurdur. Üstelik de yanlıştır. Oyun kalitesi seri galibiyetlerin de başarıların da mimarıdır. Beşiktaş’ın son şampiyonluğu bunun ispatıdır. Şenol Güneş’in güneşli günleri karambol galibiyetlerle değil, kaliteli, ne yaptığını bilen bir takımla gelir umarım. 

Maçın Arananı: Atiba. Beşiktaş orta sahasının düşen oyun zekası kaptanın prime günlerini daha çok aratacağa benziyor.

Maçın En İyisi: Aboubakar. 2 gol atıp 4 gollük oynuyor.

Maçın Kötüsü: Onur. Milli aradan beri her hafta daha kötü oynuyor. Beşiktaş’ta Rosier çanları çalıyor.

Devamını Oku

REDMOND BEY

REDMOND BEY

Beşiktaş-Fenerbahçe maçları en azından son on yıldır ligimizin en heyecan verici maçlarına sahne oluyor. Bugün yine oyun kalitesi çok iyi olmasa da sürprizlerle dolu bir maç oldu.

3-5-2 dizilimiyle sahaya çıkan Fenerbahçe, ev sahibi olmanın da avantajıyla maça coşkulu bir başlangıç yaptı. Fakat durmaksızın basit top kaybı yapması, Beşiktaş’ın da bu konuda rakibine ayak uydurması maçın tempo kazanmasına engel oldu. Beşiktaş’ın transfer dönemi sonrası oluşan Amir-Gedson-Salih’ten oluşan orta sahası yine verimsiz ve etkisiz kaldı. Buna sezon başından beri iyi oynayan Gedson’un gününde olmayışı ve Wellington-Omar ikilisinin oyun kurma konusundaki beceriksizliği eklenince Beşiktaş, ilk yarı boyunca asla ümit vermeyen bir maç çıkardı. Bu maç yine gösterdi ki Beşiktaş’ın orta saha sorununun çözümü için öncelikle Saiss’e ihtiyacı var. Soğukkanlı, lider ve hem kısa hem uzun pas yüzdesi yüksek bir stoper olan Saiss’in oyunda olması Amir’i de ön plana çıkaracak ve hem defansta hem orta sahada Beşiktaş’ın kalitesini yükseltecektir. Bakalım Beşiktaş oynamak istemeyen bir görüntü veren ve bugün kadroda olmayan Saiss sorununu çözebilecek mi?

Fenerbahçe ilk yarıda genç yıldızı Arda’nın iyi oyunuyla pozisyonlar yakaladı ve onun kazandırdığı tartışmalı penaltıyla öne geçti. Gol atması mucizelere kalmış Beşiktaş ise Samet’in Aboubakar’a hediye ettiği pozisyonu harcayarak devreyi yenik kapattı.  

Şenol Güneş ikinci yarıya henüz maç temposu kazanamayan Ghezzal ve Amir yerine Maxim ve Redmond’la başlayarak dizilişini 4-2-3-1 olarak değiştirerek başladı. Fakat henüz 51. dakikada Wellington’un amatör bile denmeyecek hatası bütün planları alt üst etti. Fenerbahçe 10 kişi kalan rakibi karşısında kaçırdığı penaltıyla maçı koparma fırsatını tepti ve maç tekrar başladı.

Sonrasında ise Cenk Tosun, sol kanatta başladığı maçta yerini terk ederek kendini Aboubakar’ın sağına attı. Beşiktaş kaçan penaltı sonrasında 6-7 dakika boyunca sol koridoru boşalttı ve çift forvet oynayarak merkezde kalabalıklaştı. Ve sezon boyunca ara ara parlak görüntüler vermesine rağmen istikrar gösteremeyen Redmond sahne aldı. Onun mükemmel ortasında Cenk’in harika vuruşuyla skorda eşitliği yakalayan Beşiktaş moral olarak ise 3-0 öne geçti ve Fenerbahçe, oyuncuları ve taraftarlarıyla birlikte büyük bir çöküş yaşadı. Zaten yetersiz, riskli üçlü savunmasıyla her an pozisyon vermeye açık olan defansı tamamen çözüldü. Redmond liderliğindeki Beşiktaş peş peşe gollerle maçı söktü aldı. Bu noktada Beşiktaş’ın fizik gücünün kalitesinin de ön plana çıktığını söyleyebiliriz.

Çok kritik bir galibiyet alan Beşiktaş, artık gözünü tamamen ligden çekilen takımların maçlarıyla ilgili olarak verilen kararı yeniden değerlendirmesi beklenen Federasyona çevirecek. Belki de şampiyonluk ümitleri yeşerecek…

Maçın En İyisi

Redmond 1 gol 3 asistle yıldızlaştı. Cenk ve Mert de iyiydiler.

Hayal Kırıklığı

Onur Bulut. Onur’un, milli maçta da gördüğümüz dalgın görüntüsü devam etti.

Devamını Oku