zone14

zone14

Pep Guardiola ve Barcelona B

Pep Guardiola ve Barcelona B

Pep Guardiola, şüphesiz dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 3-4 teknik direktöründen birisi. Barcelona’da geçirdiği müthiş 4 yılın ardından tuttuğu Bundesliga yolu ve daha sonra dünyanın en iyi ligi Premier Lig’e koyduğu ambargo’yu futbolu takip eden herkes biliyor. Guardiola’nın ne kadar yeniliklere açık ve “Trend” yaratan bir hoca olduğunu da yine dünya biliyor. En basit örnek olarak geçtiğimiz sezon Stones’u oynattığı sahte stoper rolüne bakarak ne kadar yenilikçi ve harika bir taktiksyen olduğunu görebiliriz. “Peki Pep Guardiola hep mi en tepedeydi, yahu bu adam teknik direktörlüğe hangi takımda ve nasıl başladı ?” Diye soracak olanlarınız için işte Guardiola efsanesinin doğuş hikâyesi… Guardiola ailesinde önemli bir gün vardır. 6 Mayıs 2008. Guardiola o gün hakkında şu sözleri söylüyor ; “Kızım Valentina 6 Mayıs 2008’de dünyaya geldi. Kızımın doğduğu gün Barcelona Başkanı Joan Laporta hastaneye tebrik için geldi. Benim onun hakkında iyi düşüncelere sahip olmamı sağladı. Hastaneden ayrılmadan önce benimle konuşmak istedi. Kulağıma “Barcelona’nın yeni teknik direktörü sen olacaksın” diye fısıldadı. İnanılmaz bir şeydi. Bir sezondan az süredir Barcelona B takımı için çalışıyordum ve bana sonraki sezon A takımı devralacağım söyleniyordu, hem de başkan tarafından”

“B takımını çalıştırırken başkanla bir kaç kez daha konuştum. Beni A takım Teknik Direktörü yapacağı konusunda hala şaka yaptığını düşünüyordum. Bir gün ona “Sende o cesaret yok” dedim. O da bana “Cesaretin varsa sonraki sezon Barcelona’da hocasın” dedi. Başkan kararlıydı. Takımın başına geçecektim.

Guardiola, Barcelona B’yı çalıştırırken takım İspanya 4. Ligindeydi. Guardiola, ligi daha iyi bilen yardımcısı Domenec Torrent ile her maç önü ve sonrası toplantılar gerçekleştiriyor ve 4. Ligi diğer her takımdan daha ciddiye alıyordu. Ayrıca sonraki sezon A takımının başında olacağını öğrenince şevki daha da artmıştı. Toplantılar sıklaşmış, yeni taktikler yaratılmış ve rakibin dezavantajları üzerinde yoğunlaşılmıştı. Guardiola bilmem kaç senelik Teknik Direktörlük kariyerinin en rahat yılının Barcelona B başında geçirdiği yıl olduğunu söyler. “Torrent ile rakip üzerinde inanılmaz derecede kafa patlatıyorduk. Yeni taktikler geliştirip rakibin eksiklerine yoğunlaşıyorduk. Ve sonuç ne olursa olsun medyanın ilgisi ve dikkatler bizim üzerimizde olmadığı için rahat hissediyorduk”. Guardiola, her fırsatta Torrent’i övmekten çekinmezdi. Bunu söylüyorum çünkü ülkemizde Torrent’i pek güzel anılar ile hatırlamıyoruz. “Maçlardan önce onun fikirlerini çok önemserdim çünkü İspanya 4. Ligini en iyi bilen kişilerden birisiydi. Stadyumları, takımları, oyuncuları ve diğer her şeyi.” sözlerini kullanan Guardiola’nın Torrent ile olan yakın ilişkisinin boyutunu biraz anlayabilmişsinizdir diye düşünüyorum.

Guardiola, Barcelona B’nin İspanya 4. Ligi’nde olmasına sinirliydi. Takıma geldiği ilk günden beri tüm oyunculara kapasitelerini biraz daha yükseltmeleri ve İspanya’nın en iyi akademisinin takımının bu ligi hak etmediğini söylüyordu. Barcelona takıma katılmadan önce 4. Lige düşen Barcelona B’de ilk hedef hemen geri yükselmekti.

Guardiola, Teknik Direktör olarak Debut’unu Premia karşısında yaptı. Guardiola 4. Lige getirdiği yenilikçi ve modern metodları sayesinde popülaritesini arttırmıştı. Normalde Premia’nın ortalama taraftar sayısı 400-500 civarıyken o gün 2000’e yakın kişi Guardiola’nın ilk maçını izlemek için tribündeydi.

Premia Teknik Direktörü Quim Ayats, maçtan bir kaç yıl sonra El Periodicto gazetesine yaptığı açıklamalarda “Pep Taktiksel olarak beni sahada ezmişti. Takımımın ne yapacağını önceden biliyordu ve buna önlemler almıştı. Kalesine yaklaşamıyorduk bile. Biraz sinir bozucuydu” sözlerini kullandı.

Guardiola, Teknik Direktör olarak ilk maçında üstün oynamasına rağmen golsüz beraberlikle ayrılmıştı. Bunun sebebi iki takımın da oyuncu kalitesinin birbirine yakın olması olabilir. Barcelona B takımındaki oyuncular La Masia çıkışlı oldukları için “Barça DNA” onlarda bol bol vardı. Kulübün karakteristik özelliğinin posesyon oyunu olduğunu biliyorlar ve uygulamaya çalışıyorlardı. Pep oyuncuların yaptıklarıyla kesinlikle tatmin olmuyor ve sık sık antrenmanları durdurarak sahaya dalıp bir şeyler anlatıyordu. Pep gerçekten kafayı mükemmel oyun ve kazanmakla bozmuştu.

O zamanlarda Barcelona B takımında 25 yaşında olan ve takımın en tecrübeli ismi olan Delgado, “Bize nerede konumlanmamız, sırtımızın nereye dönük olması ve nasıl hat kırmamız hakkında bilgiler verip duruyordu. Bize sürekli topu 2-3 dokunuştan sonra ayağımızdan çıkarmamız gerektiğini söylüyordu. Onun istediği oyunda hızlı oynamak esastı” sözlerini Pep için kullanıyor.

Okuduğunuz zaman “E madem bu kadar detaylara önem veriyor ve kazanmakla kafayı bozmuş, ligdeki ilk maçında niye berabere kaldı o zaman” diye soracak olursanız, Barcelona B, Premia beraberliğinden sonra çıkılan 9 maçta 7 Galibiyet aldı. Fakat doyumsuz Pep yine takımdan tam olarak memnun değildi. Daha fazlasını istemeye devam ediyordu. Onun bu mentalitesi aslında ileride ne kadar harika bir hoca olacağının da fragmanıydı. Şimdi biraz Barcelona A takımına geçeceğim. O yüzden o sezon Barcelona B’nin yükselip yükselmediğini hemen söyleyeyim. Ligi puan olarak birinci bitiren Pep ve öğrencileri, alt liglerdeki sistemin değişik olması sebebiyle play-off yarı finaline kaldı. Yarı finali toplam skorlar 6-0, finali ise toplam skorla 3-1 geçerek İspanya 3. Lige yükseldiler…

Guardiola, A takımda geçen yıllar içinde sistemini oturtmuş, Dünya Futbol tarihinin belki de en iyi jenerasyonu ile en uygun oyun sistemini seçmiş ve kazanılacak her kupayı kazanmışlardı. Oyuncu grubu Barcelona B’ye oranla daha yetenekli ve ne istediğini bilen oyunculardan kurulu olduğu için taktiklerini uygulatırken de pek zorluk yaşamamıştı. “İnsanların önünde konuştuğunuz zaman her zaman aynı olmalısınız. İsterlerse 14 yaşında akademideki çocuklar olsun, isterse milyon Euro’luk kocaman adamlar. Herkes insan ve eşit muamele görmeye hakları var” diyor Guardiola. Zaten yıllarca onun adaletli ve gerçekçi yaklaşımı takımda forma rekabeti olmasına yol açtı. Oyuncular iyi performans verecekleri zaman kadroda illa ki olacaklarını biliyorlardı ve daha da hevesleniyorlardı.

Pep’in bu kadar iyi bir akıl hocası olmasını ve oyuncularla iletişiminin sağlam olmasının tek sebebi kendi yeteneği de değil. Guardiola, Barcelona’nın başındayken sık sık kulüp ve futbol efsanesi Johan Cruyff ile bir araya gelirdi. Cruyff ona mentörlük yapar ve iletişim, medya, disiplin gibi konularda ince detayları öğretirdi. Zaten oyun tarzları uyuşuyordu ve böylelikle çoğu zaman aynı fikirlere sahip oluyorlardı. Cruyff, Pep için harika bir mentör ve fırsattı.

Ben şimdi Pep’in oyuncularla iletişimini övüyorum fakat bu onun disiplinsiz olduğu anlamına gelmesin. Hele takımda bazı oyuncular Pep’in verdiği görevleri yerine getirmesin işte o zaman o anlayışlı Pep gidiyor ve kızgın olan fakat insanı içten içe daha iyisini yapmak için zorlayan Pep geliyordu. Daha çok üzerinize düşüyor, daha çok sizle uğraşıyordu. Barcelona’da tek bir çizgi vardı. O da Pep’in çizgisiydi. O çizgiden oyun ve mentalite olarak kimse ayrılmazdı. Herkes görevini iyi kötü yerine getirmeye çalışır ve Pep’in gözüne girmek için uğraşırdı.

Barcelona’nın Pep’in direktörlüğündeki oyununu hatırlarsınız. Çok dominant bir posesyon oyunu. Fakat ana amaç topla zaman öldürmek değil, sürekli ileriyi düşünmek olduğundan etkili bir sistemdi. Bu sistem ile rakibe göre hazırlık yapılmazdı. Rakip Barcelona’ya göre hazırlık yapardı. Çünkü Pep’in sistemi netti. Eğer rakip kazanmak için bir şansı olmasını istiyorsa çok ama çok hazır olmalıydı.

Yazının sonlarına doğru gelmişken neden Laporta’nın Pep’i seçtiği hakkında yaptığı açıklamaları da sizinle paylaşayım ;
“Etrafımdaki herkes (Cruyff, Rafael Yuste…) bana Pep’in ne kadar harika bir hoca olabileceğini söylüyordu. Frank Rijkaard ile geçen zor sezonun ardından yeni hoca arayışına başlamıştık. Medya bizim Mourinho klasmanında hocalar ile anlaşacağımızı düşünüyordu. Fakat Genç Pep’i takımın başına getirdik ve bu aldığımız en iyi kararlardan birisiydi.” sözlerini kullanıyor Başkan Laporta. “Pep geçen yıllar içinde kendisinin ne denli bir dahi olduğunu sürekli gösterdi. Asla kendinden şüphe ettirmedi. Kazanırken zaten iyi oynuyordu, fakat işin garibi kaybederken de iyi oynuyordu. 2022 Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Real Madrid’e elendikleri maçta yine kusursuza yakın bir futbol oynamış fakat Madrid mucizeye imza atmıştı. Pep kazanırken zaten mutluyduk. Fakat o kaybettiğimiz zamanlarda da yüzümüzü güldürmeyi başardı.” sözleri ise bir City’li taraftara ait.

İşte Pep Guardiola’nın Barcelona B’de yaşadıkları, A takımdaki iletişimi ve Yükseliş hikayesi böyleydi. Umarım yazıyı beğenmişsinizdir. Bana ve yazıya ayırdığınız zaman için çok teşekkür ediyorum. İyi günler dilerim.

Devamını Oku

James Ward-Prowse Yanıyor

James Ward-Prowse Yanıyor

West Ham United oyuncusu James Ward-Prowse, yeni takımı ile Premier Lig’e bomba gibi girdi. Ward-Prowse çok kısa bir süre içinde takımın değişilmezi oldu. İşte detaylar…

4 Maçta 2 Gol 3 Asist

Orta saha oyuncusu olan James, takımına skor katkısı vermekten çekinmiyor. West Ham ile çıktığı 4 maçta 2 gol atıp 3 gol de attıran İngiliz oyuncu, sezona bomba gibi girdi.

Üzücü Ayrılık

Southampton kulübünün Premier Lig’den düşmesi sonucu West Ham’a transfer olan Ward-Prowse, akademisinden yetiştiği Southampton’a göz yaşları içinde veda etmişti.

Devamını Oku

Lamine Yamal Tarihe Geçti

Lamine Yamal Tarihe Geçti

Barcelona’nın 16 yaşındaki İspanyol oyuncusu Lamine Yamal, dün oynanan Gürcistan – İspanya maçında oyuna sonradan dahil olarak ilk kez milli formayı giydi.

“2 REKOR BİRDEN”

Gürcistan karşısında oyuna 44. dakikada dahil olan Yamal, 74. dakikada Williams’ın asistiyle ağları sarstı. Böylelikle “İspanyol Milli Takımında forma giymiş en genç oyuncu” ve “İspanyol Milli Takımında gol atmış en genç oyuncu” unvanlarını kazanan Lamine Yamal, çifte rekor kırdı.

Yamal 2007 Doğumlu.

Devamını Oku

Mertens’in Yeni Stili

Mertens’in Yeni Stili

Galatasaray’ın Belçikalı oyuncusu Dries Mertens, yeni saç stili ile gündeme oturdu. Galatasaraylı oyuncunun sosyal medya hesabına çok fazla saçı hakkında yorum geldi.

Saçını sarıya boyayan Dries Mertens, İcardi’nin stiline oldukça yakın bir görünüme ulaşmış durumda.

Devamını Oku

Messi’den Yorgunluk Mesajı

Messi’den Yorgunluk Mesajı

Arjantinli Yıldız Lionel Messi, ülkesi Arjantin’in Ekvadorla oynadığı 2026 Dünya Kupası Eleme maçında dakika 88’de oyundan alındı. Oyundan çıkmasının sebebini maçın sonunda açıklayan Messi, hayranlarını üzdü.

“YORGUN HİSSEDİYORUM”

Yaptığı açıklamalarda “Biraz yorgun hissettiğim için kenara geldim. Belki de bu, bu sebepten kenara geldiğim son sefer değildir.” sözlerini kullanan Arjantinli Yıldızın bu gece oynanacak olan Miami – Sporting KC maçında sahada olup olmayacağı henüz netlik kazanmadı.

Devamını Oku