Murat Arda Gönenir

Murat Arda Gönenir

Aslan, Tur Kapısını Araladı ! Galatasaray – Sparta Prag Taktiksel Analiz

Aslan, Tur Kapısını Araladı ! Galatasaray – Sparta Prag Taktiksel Analiz

Temsilcimiz Galatasaray, Avrupa Ligi Play-Off etabında Çekya temsilcisi Sparta Prag’ı evinde 3-2 mağlup ederek son 16 için büyük bir avantaj elde etti. Gelelim maçın taktiksel analizine.

Kağıt üzerinde iki takım maça bu dizilişlerle başladı. Sparta Prag beklenen 11’le maça başlarken Galatasaray’da Köhn’ün lisansının bu tura yetişmemiş olması, Aurier’in de sakatlığı dolayısıyla bekte Kaan Ayhan ve Berkan Kutlu’yu izledik.

Galatasaray, 3’lü defans oynayan takımlara karşı zorluk yaşayan bir takım. Bunu Şampiyonlar Ligi elemesi maçlarında Molde’ye karşı bariz bir biçimde gördük. Özellikle rakip kanat beklerini marke etmede oldukça büyük bir sıkıntı yaşamıştı Galatasaray. Okan Buruk, bunun önlemini Barış Alper Yılmaz ile almış.

GİZLİ ÜÇLÜ

Galatasaray kağıt üzerinde maça 4’lü formasyonla çıkmış olsa da top rakipteyken adeta 3’lü savunma hattına geçiş yaptı ve rakip sol kanat beki Rynes’i Barış Alper’le maç boyu marke etti.

İlk örnek görselimizde Prag, kalecileri Vindahl ile oyun kurulumuna başlıyor. 10 numara pozisyonundaki Mertens kendini sağ kanada atarak Prag’ın en önemli oyuncularından olan Krejcl’i rahatsız ederken kırmızı işaretle gösterdiğim Barış Alper de Prag sol kanat bek Rynes’e gidiyor. Orta saha ikilisi Torreira-Kerem Demirbay ise hem alanı daraltmak, hem de oyun kurulumunda rakibin opsiyonlarını azaltmak için Laci ve Kairinen’e baskı yapıyor.

Galatasaray’ın 3’lü veya 5’li savunmasını net olarak gösteren bir görsel. Maça sağ bekte başlayan Kaan stoperi üçlemiş, Barış ise geriye gelerek Rynes’i marke ediyor. 5-2-3 / 3-4-3 belirgin bir şekilde gözlenebiliyor.

Bir önceki görselin 8 dakika sonrası. Kaan-Nelsson-Davinson 3’lü stoper, Berkan sol kanat bek, Barış sağ kanat bekte yine Rynes’te, Mertens ise yine Krejcl’e baskıda.

Bu da 2. yarıdan bir görsel. Barış yine rakip kanat bek Rynes’in peşinde.

Şimdi de Galatasaray oyun kurulumunda Sparta Prag’ın yaptığı rasyonel baskıyı göstereceğim.

Burada değinmek istediğim eşleşme Torreira-Kuchta eşleşmesi. Kuchta Sparta Prag’ın santraforu ama maç boyu Torreira’nın yakasından düşmedi diyebiliriz.

Yukarıdaki görsellerde Torreira- Kuchta eşleşmesini bariz bir şekilde görebiliyoruz. Peki bu Torreira’yı marke etmek ne işe yarıyor ? Torreira, Galatasaray’ın hücuma geçişlerinin çok önemli bir parçası. Özellikle Abdülkerim’in sahada olmadığı senaryoda Galatasaray’ın geri hattının pas kalitesinin epey geliştiren bir oyuncu. Bu sezon Galatasaray’ın geriden oyun kurulumuyla başlayıp golle sonuçlandırdığı birçok pozisyonda Torreira’nın etkisini görebiliyoruz. Kerem Demirbay’ın da sürekli Laci veya Kairinen markajı altında olduğu durumlarda Torreira’nın oyun kurulumundaki vahamiyeti artıyor. Peki Torreira demarke olduğu durumlarda ne oluyor ?

Galatasaray geriden oyun kurma hazırlığında. Torreira kendini biraz olsun Kuchta’dan soyutlayabilmiş durumda. Görsele baktığınızda Kuchta’nın Torreira’ya yaklaşmaya çalıştığını görebiliyoruz.

Torreira Davinson’dan topu alıp Kerem’e oynayarak savunma hattıyla hücum hattı arasında bağlayıcı rolünü üstlendi.

Pozisyonun devamında Kerem topu Icardi’nin önüne oynuyor.

Icardi, direği geçemiyor. Belki bu pozisyonda Torreira’nın payı ufak gözükebilir ama kendini orta sahaya atarak atağın yaratıcısı oluyor. Futbolda detaylar her şeydir.

Torreira’yı marke etmenin önemine vurgu yapmak için 53. dakikaya kadar götürdüm sizleri. Şimdi biraz geriye dönüp Galatasaray’ın ilk golünü inceleyelim.

Hem Galatasaray’ın formasyonu, hem de birebir eşleşmelerin net biçimde görülebildiği bir görsel. Torreira Kuchta’nın baskısı altında. Kerem Demirbay ise rakip orta sahanın baskısından biraz olsun kurtulmak için topun hakimi Berkan’a doğru yaklaşıyor.

Orta sahaların 90 dakika boyunca marke durumda olduğu, pasör stoperin oyunda olmadığı bir senaryoda forvet bağlantı görevini yapabiliyorsa, bu bulunmaz bir nimettir. Icardi orta saha çizgisine yaklaşıp topu Berkan’dan alıyor ve Kerem Demirbay’ın önüne değme oyun kurucuların atamayacağı cinsten bir pas atıyor.

Kerem ise bu koşusunun ödülünü golüyle alıyor. Icardi, takımını oyun kurmakta zorlandığı bir anda geriye gelip rahatlatıyor ve Galatasaray öne geçiyor. Bağlantı yapabilen forvet, bulunmaz nimettir.

İşte Sparta Prag’ın golünün geldiği pozisyon. Burada eleştirmek istediğim konu adam paylaşımı. Ceza sahası içinde 6 Prag’lı oyuncu var. Galatasaray’lı oyuncu sayısı ise 9. Ceza sahası dışında 3 Prag’lı oyuncu bomboşken 1 veya 2 Galatasaray oyuncusu ceza sahasının dışında beklese gol önlenebilirdi.

Galatasaray’ı bu maç en çok zorlayan şeylerden biri merkezin boşluğuydu. Bu durumu farklı pozisyonlardan aldığım görsellerle açıklayacağım.

Sağ taraftan kullanılan taç atışıyla top Sorensen’e geliyor. Sorensen bekletmeden ortada boş olan Birmancevic’e oynuyor.

Maç boyu Prag oyun kuracakken Birmancevic’le Kaan birebir eşleşti. Bu pozisyonda Kaan Birmancevic’in üstüne çıkamazdı çünkü Barış Alper’in maç boyu kontrol ettiği Rynes, Barış’ın ileride olması nedeniyle boş kalacaktı.

Birmancevic’in şutu az farkla auta çıktı. Maalesef bu Galatasaray’ın merkezde rakibi boş bıraktığı tek pozisyon değil.

Sıradaki görsel Sparta Prag oyun kurulumundan.

Prag kaleci Vindahl’la oyun kuruyor. Orta sahalar Kerem ve Torreira rakibe baskıda ama arkalarındaki boşluktan habersizler. Prag ön üçlüsü geriye gelip topu alıyor.

Laci topu alır almaz yüzünü kaleye dönüp atağı hızla şekillendiriyor.

Laci, Galatasaray’ın savunma arkasına, oyuna yeni giren Haraslin’in önüne oynuyor fakat Haraslin atağı finalize edemiyor. Evet bu hücum sonuca ulaşmadı fakat burada göstermeye çalıştığım şey bu boşlukların büyük tehlikeler de doğurabileceği.

Sparta Prag, 80. dakikada 10 kişi kaldı. Artık uzatmayla beraber 15 dakikası vardı Galatasaray’ın kendi evinde galibiyet için saldırabileceği. Okan hoca 82’de 2 kanat oyuncusu aldı oyuna ama çıkardığı isimlerden birine kesinlikle anlam veremedim. Zaha ve Tete oyuna girerken Kerem Aktürkoğlu ve Kerem Demirbay oyundan alındı. Orta sahada zaten bu denli sıkıntı yaşayan bir takımın orta sahasını oyundan alıp yerine kanat almanın mantığını hala çözemedim.

Bu görsel, değişikliklerden 1 dakika sonra. Orta sahadaki boşluğu gözler önüne sermek için bu görseli koydum. Mertens kendini sol çizgiye yaklaştırmış, Tete sağ kanatta, orta sahada yalnızca Torreira, etrafında da 3 Sparta Prag’lı. Bu sorun tabii ki pozisyon yaratacak temsilcimizin aleyhine.

Topu stoperinden alan Kairinen yüzünü rakip yarı sahaya dönüyor ve kağıt üzerindeki tek orta saha Torreira da az önce Solbakken’e baskıya gittiği için yerinde değil.

Kairinen topu rahat bir biçimde metrelerce sürüyor ve yine savunma arkasına Wiesner’in önüne doğru oynuyor.

Wiesner topu biraz sürdükten sonra pas da verebileceği pozisyonda şutu çekiyor ve Muslera topu yüzüyle çıkartıyor. Dakika 89. Eğer bu top ağlarla buluşsaydı büyük ihtimalle maç böyle biter, işimizi fazlasıyla zora sokardık. Orta sahada göz göre göre bu kadar boşluk veriyorken az kalsın bu hata tur şansımızı zora sokuyordu. Okan hoca da hatasının farkına varmış olmalı ki saniyeler sonra Ndombele’yi oyuna aldı.

Gelelim skoru belirleyen gole.

Prag’ın atak girişimini Ndombele-Davinson iş birliğiyle atlatan Galatasaray kontraya kalkıyor. Sanki hiç koşmamışçasına, oyuna yeni girmişçesine kendi yarı alanının ortalarında aldığı topu rakip ceza sahasına kadar sürüyor Barış Alper Yılmaz.

Yerden düzgün bir pasla etrafı sezip topla en rahat nerede buluşabileceğini sezip yaya hareketlenen Icardi’ye oynuyor.

Topu dürtüp kalecinin uzanamayacağı yere çok da sert olmayan bir şut atıyor Arjantin’li. Gerisi galibiyet golünün sevinci ve coşkusu.

Futbol anların oyunudur. Bu anları lehine çevirebildiğin sürece kazanırsın. Galatasaray da Sparta Prag maçında bu anları lehine çevirdi ve uzatmalarda golü bulup maçı 3-2 kazandı. Bu maçta herkes Sparta Prag’ın hafife alınmaması gereken bir takım olduğunu anlamış oldu.

Çekya’daki maça Nelsson olmadan çıkacak Galatasaray. Temsilcimiz adına bir eksik ama Prag kırmızı kart gören Rynes, sarı kart gören ve cezalı duruma düşen Birmancevic ve takımın belki de en önemli ismi, son 4 sezonda tam 41 gol atan golcü stoper Krejcl’den yoksun çıkacak. Temsilcimiz Galatasaray’ı tebrik eder, rövanş maçında turu geçmesini dileriz.

Devamını Oku

Serie A’da Sezonun Maçı ! Inter – Juventus

Serie A’da Sezonun Maçı ! Inter – Juventus

İtalya Serie A 23. hafta maçında lider Inter, 1 puan arkasında 2. sırada bulunan Juventus’u 1-0 mağlup ederek maç eksiğine rağmen puan farkını 4’e çıkardı. Taktiksel açıdan derinlik barındıran bu müsabakanın taktiksel analizine kadrolara bakarak başlayalım.

İki takım da 5-3-2 düzlemiyle sahaya çıkarken ev sahibi Inter’de Cuadrado, Juventus’ta ise Milik sakatlık veya cezaları dolayısıyla forma giyemedi.

Kadrolara baktığımızda şaşırtan bir tercih yoktu. İki takım da en güçlü ve formda oyuncularıyla sahaya çıktı. Gelelim maç içinde bu iki devin çarpışmasına.

3’lü defansın alameti farikası, kanat bekleri ön plana çıkarması. Juventus kanat bekleri Kostic ve Cambiaso, oyun stili olarak kanat oyuncusuna daha yakın profilde oyuncular ve Inter teknik direktörü Inzaghi, bu durumun önlemini, savunmada geniş kalıp Kostic’le Darmian’ı, Cambiaso’yla da Dimarco’yu birebir bırakarak aldı ve Juventus kanat beklerini maç boyu marke etmeyi başardılar. Yukarıdaki görselde de bu bahsettiğim eşleşmeler net bir şekilde göze çarpıyor.

Inter, hem sene başından beri oynadığı dominant oyunu, hem de ev sahibi olmanın avantajıyla çok daha ileriye atak şablonunu yerleştirdi. Sene başından beri en çok göze çarpan detay ise kanat beklerin kullanımıydı.

Bu pozisyonda sağ kanat bek Darmian kendini çizgiye atarak oyunu genişletip pas opsiyonu yaratırken, sol kanat bek Dimarco ise ceza sahası içinde forvet veya kanat gibi içeride konumlanmış durumda. Sağ ve sol kanat beklerin konumlanışı kesinlikle tesadüf değil.

İşte bu pozisyonda Darmian yine kendini kanada açıp orta yaparken, Dimarco yine ceza sahası içinde forvet edasıyla top bekliyor.

Inter’in bu sezon ligde en çok gol atan takımlardan biri olmasının nedenlerinden biri de kenar stoperlerin kullanımı. Inter’in sol stoperi Bastoni, tarz olarak top ayağına yakışan, topla alan katedebilen fundamental olarak gelişmiş bir stoperken sağ stoper Pavard ise kariyerinin büyük bölümünü bek olarak geçirmiş, dolayısıyla top hakimiyeti ve hücum becerisi bir stoperin oldukça üzerinde olan bir profil.

Bir önceki görseldeki hücumun devamında top arkaya açılıyor ve Bastoni hücumda topla buluşuyor ve bu durumu özel kılan bu pozisyonun korner devamı bir pozisyon değil, set hücumunun devamı niteliğinde olması. Ne demiştik ? Inter’in kenar stoperlerinin hücuma katkısı…

Yine bir set hücumu, yine stoperlerin konumu. Mavi işaretle gösterdiğim oyuncu sol stoper Bastoni. Ceza sahası içinde set hücumunun parçası olarak görevini yapıyor ve bu öne çıkış, Juventusun markaj şemasını yerle bir edip ekstra geriye yaslanmaya neden oluyor. Sol kanat bek Dimarco da sol kanattan içeriye girerken sağ tarafta beyazla işaretlediğim Darmian ceza sahası içinde. Beklerin nerede duracağı yukarıda belirttiğim gibi kesinlikle tesadüf değil.

Inter golü kenar stoperlerinin hücuma çıkışının verdiği hücum katkısının en keskin örneği. Bu pozisyonda topa sahip olan Darmian, koşuyu atan Barella, Darmian’ın solunda da sağ stoper Pavard.

Barella kendini boş alana atınca bu sefer Pavard ceza sahasındaki boş alana hareketleniyor.

Topu alan Barella, içerideki sağ stoper Pavard’a topu kesiyor, Pavard rövaşata deneyiyor, top ayağına oturmayınca şut denemesi pasa dönüşüyor ve kale alanında Thuram Gatti ikili mücadelesinde Gatti topu kendi ağlarına gönderiyor. Sağ stoperin gole dolaylı değil, direkt etkisi.

Inter’in bir başka yönü ise geçiş hücumlarının keskinliği. Orta sahada pas kalitesinin yüksekliğiyle kanat beklerin hücum katkısı birleşince de ortaya Inter tehlikesi çıkıyor.

Inter topu 24.01’de kapıyor.

Hakan 24.07’de topu sol kanat bek Dimarco’nun önüne doğru gönderiyor.

Dimarco topla buluşup içerideki Thuram’a oynuyor ama Gatti şuta engel oluyor. Inter’in kendi yarı alanında topu kazanmasıyla rakip penaltı noktasında atağı sonlandırma arasındaki süre tam 11 saniye.

Bu da maçın son dakikalarındaki bir Inter geçiş hücumu. Bastoni topla buluşup rakibi üstüne çekmek için bekliyor.

Baskı geldikten sonra Barella’ya uzun oynuyor.

Barella’nın topu indirdiği yerde Dumfries topla buluşup içeriye paslıyor.

Arnautovic kale ağzından golü kaçırıyor. Bastoni’nin topla buluşmasıyla atağın finalize edilmesi arasındaki süre 10 saniye. Gerçekten çok keskin bir geçiş.

Inter’in geriden oyun kurmasındaki başarılarından biri de build up’a gelen orta saha desteği.

Inter’in geri üçlüsü orta stoper Acerbi, orta saha Hakan Çalhanoğlu ve yine orta saha Mkhitaryan. Kadrajda sol aşağıda sol bek hatta kanat bek gibi konumlanan Bastoni, mavi işaretle sağ kanat bek gibi konumlanan ise sağ stoper Pavard. Bu görseli koymamdaki asıl amaç Hakan Çalhanoğlu. Milli takımımızda sürekli önde konumlandırıp kaleye yakın yerden üretkenlik bekliyoruz. Bu yanlış. Derinden oyun kurulumunu emanet edip sahanın her bölgesinde özgürlük tanırsak ancak Hakan’dan verim alabiliriz.

Biraz tek taraflı bir analiz olmuş olabilir ama maçı izlediyseniz veya sadece özete baktıysanız bile maçın ne kadar tek taraflı olduğunu görmüşsünüzdür. Umarım açıklayıcı ve bilgilendirici olmuştur.

Devamını Oku

Chelsea – Luton Town Taktiksel Analiz

Chelsea – Luton Town Taktiksel Analiz

Premier Lig’in 3. haftasında Chelsea, ligin yeni ekiplerinden Luton Town’u Stamford Bridge’de 3-0 mağlup etti ve yeni sezondaki ilk galibiyetini aldı.

Kağıt üzerinde iki takım maça bu dizilişle çıktı fakat Chelsea oyuncularının maçta daha farklı konumlandığını gördük. Bu farklı konumlanmaları açıklayıp göstermeden önce Pochettino’nun geride bıraktığımız 2 haftadaki tercihlerinden bahsetmek istiyorum.

Chelsea, önceki 2 maçta da formasyon olarak 5-2-3 dizilişini tercih etti. Stoperleri değişmese de sol kanatta hoca Chukwuemeka’yı tercih ediyordu. Orta sahada Caicedo’nun henüz yeni geldiği ve adapte olamamasından dolayı Gallagher şans buluyordu. Bu maçta Caicedo ilk kez 11’de şans bulurken Gallagher kanatta başladı ama bu tercih yalnızca kağıt üzerinde böyleydi. Sağ bekte de sakatlanan Reece James yerine Malo Gusto şans buldu.

Bu görsel de Chelsea’nin saha içinde nasıl konumlandığını gösteriyor. Kağıt üzerinde sol kanat gözüken Gallagher orta sahanın sağ tarafında, orta sahanın sağında oynayacağı planlanan Enzo Fernandez ise sol içte konumlandı. Chelsea’nin stoper hattı kendini sola kaydırırken Levi Colwill adeta sol bek gibi pozisyon aldı. Bu konumlanış da Chilwell’e sol koridoru daha özgürce kullanma imkanı sağladı.

Colwill’in sol bek gibi konumlanıp Chilwell’e sol kanatta özgürlük tanıması bu maça özgü değil. İlk haftada oynanan Liverpool maçında da benzer bir Chelsea görmüştük. Bu konumlanış Mısırlının ilk yarıda Chelsea sol kanadından boşluklar bulmasına ve rahatça pozisyona girmesini sağlamıştı ama bu maçta böyle bir problem yaşanmadı çünkü Luton Town beklendiği üzere kapanarak oynadı. Kanat beklerinin de hücuma çıkmaması Chelsea’nin sağ ve sol kanatlarının rahat bir maç geçirmesini sağladı.

Sağ kanat bekte oynayan Gusto hücum bindirmelerini eksik etmese de Chilwell kadar ileri çıkmayıp sola kayan stoper düzleminin sağındaki potansiyel açıkları kapattı. Şimdi maç içinden görsellerle bahsettiğim şablon aklınıza daha iyi oturacak.

Yukarıda bahsettiğim gibi Colwill kendini orta saha çizgisinin 3 adım gerisinde adeta sol bek gibi konumlamış. Chelsea stoper hattının kendini sola kaydırdığının kanıtı olarak sağ stoper Disasi neredeyse orta saha yuvarlağına basacak kadar sola atmış. Görselin kameraya en yakın tarafında Chilwell sol kanattan hallice bir konumda bindirmesini yapıyor. Paralelindeki kanatta sağ kanat Sterling var. Malo Gusto savunma güvenliğini sağlayıp kendini geride tutmuş, Enzo Fernandez ise topun sahibi forvet Jackson’un hemen yanında sol iç gibi konumlanmış.

Chelsea’nin pozisyon alışının bir başka örneği… Enzo sol iç, Gallagher orta sahanın sağında Barkley’i marke etmiş durumda. Gallagher’in bu karede Barkley’i marke ediyor olması kesinlikle tesadüf değil. Luton Town kadrosuna baktığımızda en kariyerli, en yetenekli ve en kreatif oyuncunun Barkley olduğunu görebiliyoruz. Pochettino görünen o ki Luton’un en yaratıcı oyuncusunu kilitlemeyi başarmış.

Chelsea bahsettiğim dizilimde, hakemin solunda gördüğünüz gibi Gallagher Barkley’i yine yakın takipte.

Bu sefer de görsel ikinci yarıdan. Gallagher yine, yeniden Barkley’i markaja almış.

Şimdi Chelsea’nin hücumlarına, gollerine geçelim.

Chelsea’nin ilk golünün hazırlanışı. Enzo anlattığım gibi sola kendini devşirmiş, terste Gusto takımının sağ taraftaki savunma güvencesi, Sterling sol kanatta, Chilwell’i ise az sonra göreceksiniz. Bu arada, inanır mısınız bilmiyorum ama Gallagher yine Barkley ile beraber.

Bu 2. kare. Chilwell son kanatta Enzo Fernandez atağı olgunlaştırmak için en doğru zamanı bekliyor.

Enzo Gallagher’a oynuyor, Gallagher topu Cicedo’ya bırakıp hemen koşuya başlıyor çünkü artık set hücumu başladı ve Chelsea oyuncularının kaybedecek zamanı yok. Caicedo bekletmeden sağ tarafa gönderiyor topu.

Sterling bireysel becerisiyle topu ceza sahası içine kadar getirip gol vuruşunu yapıyor ama dikkatinizi çekmek istediğim husus bir önceki görselle bu görselin arasında 8 saniye var ve henüz atağı yeni olgunlaştıran Chelsea ceza sahası içine sadece 8 saniye içinde 5 oyuncusunu sokmuş durumda. Pochettino set hücumlarını ve ceza sahası içi penetrasyonunu takımına çok güzel işlemiş…

Sıradaki pozisyon 2. yarıdan.

Yine hızlı gelişen Chelsea hücumu. Sol tarafta sol iç Enzo ve sol kanat Chilwell, sağ açıkta Sterling, topu süren ise forvet Nicolas Jackson.

Bir önceki görselden sadece 3 saniye sonra ceza sahası içinde 3, yay üzerinde 1 Chelsea’li. Yine kusursuz penetrasyon. Pozisyonun devamında Sterling’in çevirdiği topu Enzo Fernandez arka bölgede direğe nişanlıyor.

2. golün saniyeler öncesi. Enzo yine sol içte konumlanmış, bu sefer Chilwell geride durup Malo Gusto’ya bindirme şansı vermiş. Gusto rakip kanat bek Giles’i uyutup kendini unutturmuş, kanatta yalnız kalmış.

Caicedo’dan pası alan Gusto topu içeri çeviriyor, Sterling ise düzgün bir vuruşla skoru 2-0 yapıyor. Ceza sahası içinde 4 Chelsea oyuncusu var ve asıl önemli olan, hepsi kendini boşa çıkarıp pas almak için uygun konuma getirmiş. Buna Luton’un kötülüğü diyebilirsiniz ama ben Chelsea’nin başarılı taktiği, penetrasyonu diyorum.

3. ve son golün hazırlanışı uzun uzun taktik anlatacağım nitelikte değil. Sterling ileri vurulan uzun topa hareketlenip içeriye düzgün bir top kesiyor.

Kale ağzında Nicolas Jackson Premier Lig kariyerinin ilk golünü atarken skoru da tayin ediyor.

Elbette Luton Town ligin en az değerli kadrosuna sahip olduğundan dolayı Chelsea için bu kadar uzun taktiksel analiz anlamsız geliyor olabilir fakat 3 haftadır izlediğimiz Chelsea bize gerçekten bir şeyler vaat ediyor. Çalışılmış planlı set organizasyonları, maç içinde oyunculara tanıdığı pozisyonel esneklik yaşananların tesadüf değil de plan olduğunu gösteriyor. Chelsea şu an geçiş döneminde. Oyunculara ve Mauricio Pochettino’ya sabır gösterilirse zamanla harika Chelsea performansları izleyebiliriz.

Devamını Oku

Avustralya’lı İdealist, Kusursuz Sistem Takımına Karşı… Brentford – Tottenham Taktiksel Analiz

Avustralya’lı İdealist, Kusursuz Sistem Takımına Karşı… Brentford – Tottenham Taktiksel Analiz

Geride bıraktığımız sezonu 59 puanla 9. bitiren Brentford, evinde sezonu 1 puan daha fazla toplayarak 8. sırayı almış Tottenham’ı ağırladı. İlk yarıda atılan gollerin skoru belirlediği maçta iki taraf da birbirine üstünlük sağlayamadı ve karşılaşma 2-2 sona erdi.

İki takım kağıt üzerinde bu 11’lerle çıktılar maça. Tottenham’da Bayern Münih’in yolunu tutan Kane’in yerine Richarlison görev alırken yeni transferler Van de Ven, Udogie, Vicario ve James Maddison Tottenham’ın yeni teknik direktörü Angelos Postecoglou tarafından 11’e yerleştirildi. Brentford’da ise futboldan bir süreliğine men edilen Ivan Toney, Arsenal’e gitmek üzere olduğu konuşulan David Raya ve sakatlığı bulunan Ben Mee kadroya alınmazken yeni transferler Collins ve Flekken ilk 11’de kendilerine yer buldu.

İlk 11’ler kağıt üzerinde yukarıdaki görseldeki gibi olsa da saha içinde özellikle Tottenham cephesi birçok farklı formasyon ve taktik kullandı.

FALSE BACK (SAHTE BEK)

Sahte bekler, futbolda uzun zamandır rastlayabileceğimiz oyun kurulumunda nicelik ve nitelik arttırmaya yönelik maç içi devşirmelerdir. Son dönemde Guardiola City’sinde Walker, Cancelo, Rico Lewis gibi oyuncularla kurguladığı false back sisteminin popülerliği fazlasıyla arttı. Bu maçta Postecoglou da oyun kurulumu esnasında bekleri Udogie ve Emerson’u aşağıdaki görselde görebileceğiniz gibi merkeze yaklaştırdı ve oyun kurulumunu çeşitlendirmeye çalıştı.

Görselin sağ üstünde ellerini açmış oyuncu sol bek Udogie, 12 numaralı oyuncu da sağ bek Emerson.

Postecoglou’nun false back sistemi denemesine sevindim ama aynı zamanda şaşırdım da. Düşüncenin oyun kurulumunda oldukça işlevsel yanları var ve güzel sonuçlar vermesi de muhtemel fakat bu sistemde bek oyuncularının pas kalite seviyelerinin iyi olması gerek. Emerson benim bir türlü beğenemediğim kusurları fazla olan bir oyuncu. Teknik kalitesinin de düşük olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar attığı gol son derece düzgün bir vuruşla atılmış olsa da uzun vadede yani 90 dakikalık periyotta oyun kurulumunda Emerson’a fazla görev vermek hayal kırıklığı yaratacaktır. Yedekte kış transfer döneminde kiralık olarak kadroya katılan, yaz transfer döneminde de bonservisi alınan Pedro Porro var ama muhtemelen hoca savunma konusundaki fazla zafiyetinden ötürü şimdilik onu kullanmıyor.

Tottenham’ın oyun kurulumundan bir başka görsel. Bekler yine merkezde, Skipp beklerin merkeze gelmesi sebebiyle kendini sağ kanada atmış vaziyette. Bu sistemin benzerini geçtiğimiz sezon Arsenal Granit Xhaka ile uygulamıştı. Oyun kurulumunda Zinchenko kendini merkeze atarken Xhaka sol kanada, Martinelli de ceza sahası içine konumlanıyordu. Az önce de dediğim gibi Postecoglou’nun bu idealist fikirlerini görmek güzel ama eldeki kadronun gerçeklerini görmezden gelmek yanlış. Kulusevski kendini düzenli olarak ceza sahasına atan bir profil değil, Skipp teknik bakımdan vasat, ne Emerson, ne de Udogie rahatlıkla oyun kurulumunda sorumluluk alıp üstesinden gelecek tekniksel kapasitede değil. Bu sisteme benzer sistemi oynayan Arsenal ve Manchester City’nin defansif orta sahaları Rodri ve Partey iken bu rolde Tottenham’da Bissouma var. Dinamizm ve çabukluk anlamında Rodri ve Partey’den daha üstün fakat teknik, oyun görüşü ve hücumsal zenginlik yaratabilme bakımından bu iki ismin oldukça gerisinde. Uzun lafın kısası, Postecoglou’nun fikirleri ve planları pragmatist, eldeki kadro bu sisteme ayak uydurabilecek düzeyde değil.

Brentford eldeki oyuncuları ve oyuncuların özellikleri bakımından sert, disiplinli ve koordineli bir takım. Thomas Frank’in öğrencilerinin bu maçtaki en büyük avantajı beraber oynama alışkanlıkları oldu. Rakipte yeni oyuncuları olan, en başta yeni bir teknik direktörü olan bir ekip varken birbirlerine alışık bu takım her zaman ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu.

Brentford’ın her ne kadar katı bir savunma anlayışı olursa olsun “kaleye otobüs çeken” bir takım değil. Sadece doğru zamanda doğru biçimde kümelenebilen yapıdalar. Bu görselde ceza sahasına 4 oyuncu sokan, çevresinde de 3 oyuncuyla tehlikeli gelen Tottenham’a harika bir dağılımla fırsat vermediler.

Tottenham oyun kurulumu esnasında stoper-orta saha hatlarını yakın tuttukları bir başka pozisyon…

Tottenham tüm hatlarıyla rakip yarı alanda ama Brentford 5-3-2’si hatların arasını daraltarak rakibe kontrol ettikleri alan haricinde pas yapma, dikine oynama imkanı sunmuyor. (Görselde görünmeyen savunmanın 5. ismi Rico Henry en sağda Kulusevski’ye yakın markajda.

Savunmada hatları bu kadar kısa tutan Brentford, hücum bakımından tam bir geçiş takımı. Saniyeler içerisinde forvetleri Mbeumo ve Wissa rakip yarı alana yerleşebilirken bekler Henry ve Hickey penetrasyonu sağlamada etkili olabiliyor.

Derslik bir organizasyonun başlangıcı. Brentford Ajer ile taç atışı kullanıyor.

Wissa-Davinson Sanchez mücadelesinden kazanan çıkmıyor, top yavaş yavaş Janelt’in ayağına geliyor. Janelt bekletmeden sol tarafta tabiri caizse ok gibi fırlayan Henry’nin önüne tam ayarında bir top atıyor.

Henry yavaş kalan Emerson’un yanından topu sürüp arka direkteki Mbeumo’ya harika bir top atıyor.

Mbeumo bariz gol şansını değerlendiremiyor. Bu atak kesinlikle tesadüf eseri gelişen bir pozisyon değil. Maç boyu benzer pozisyonlarla rakibi tehdit ediyor Brentford.

İlk yarıda Tottenham ön üçlüsü Son- Kulusevski-Richarlison’dan neredeyse hiç verim alamadı. Bu üçlü rakibin sert savunmacılarının içerisinde adeta kayboldu. Kanatların bu denli etkisiz oynamasının başlıca etkeninin Harry Kane’in ayrılması olduğunu düşünüyorum. Kane yalnızca bitirici bir 9 değildi. Rakip savunmayı sırtında taşıyan, oyun kurulumuna geriye gelerek yardımcı olan özel bir komple forvetti. Richarlison’dan Kane performansı elbette bekleyemeyiz ama profil olarak birbirini yedekleyen oyuncuların bu kadar zıt özellikli olması ne kadar doğru bilmiyorum.

İkinci yarıda oyun ağırlıklı olarak Brentford yarı sahasında oynandı. Brentford hatlarını biraz daha geriye çekti, Tottenham ise stoperlerini sık sık orta sahanın bile önüne çıkardı.

Stoperlerin ne kadar ileride olduğu açıkça görülüyor.

Tottenham genel itibariyle taktiksel anlamda olumlu sinyaller verse de takımın takviyelere ihtiyacı olduğu net bir biçimde gözlemleniyor.

Tottenham için asıl mevzu Postecoglou’ya ne kadar süre tanınacağı. Bu sezon sonuna kadar kupa hedefleniyorsa hüsrana uğranabilir ama hocanın sistemi doğrultusunda takviyeler yapıp hocaya vakit tanınırsa ortaya güzel sonuçların çıkacağına kesin gözüyle bakıyorum.

Devamını Oku

Premier Lig Başladı ! Burnley – Manchester City Taktiksel Analiz

Premier Lig Başladı ! Burnley – Manchester City Taktiksel Analiz

Premier Lig’de 2023/2024 sezonu start aldı. Geride bıraktığımız sezon Championship’te şampiyonluk yaşayan Burnley, evinde Premier Lig, FA Cup ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu Manchester City’e 3-0 mağlup oldu.

İki takım kağıt üzerinde sahaya bu dizilişle çıktı. Manchester City’nin kağıt üzerinde 4-1-4-1 şeklinde konumlanıp maç içinde 3-2-4-1’e döneceğini tahmin etmek zor değildi fakat beklenmedik bir dizilişle çıkan taraf Burnley’di. Sezon başı oynanan hazırlık maçlarına bakıldığı zaman Burnley’in istisnasız her maça 4’lü kurguyla çıktığını görüyoruz. Vincent Kompany bu maça 5’li savunma hattıyla başlarken kafasında bir plan vardı ve bu plan ilk yarıda oyunu tutma anlamında başarıyla da sonuçlandı skor her ne kadar 2-0’a gelmiş olsa da.

Burnley, ilk yarıda temkinli bir oyun oynadı fakat bu oyunu oynarken de rakibi bozmak için birçok yol denedi. 3-2-4-1 dizilişine dönmüş City’de oyun kurulumunun baş aktörlerinden Rodri maç boyu Berge tarafından yoğun bir markaja maruz kaldı. İstatistiklere bakacak olursak evet Rodri 1 gol 1 de asistle oynadı fakat bu iki olay da duran top organizasyonu. Oyun içinde Berge Rodri’nin efektifliğini epey kısıtladı. Bu pozisyon Berge’nin Rodri’ye sıkı markaj uyguladığı durumlardan sadece biri. Görüntüde 16 numara Berge’nin solundaki City’li oyuncu Lewis, ona baskıyı yapan ise Burnley stoperi Al Dakhil. Belçikalı savunmacı sık sık rakip yarı alana baskı yapmak için çıktı. Ondan boşalan alanları ise Burnley ilk yarıda gerçekten çok doğru işledi.

Burnley’in ilk yarıda en iyi yaptığı işlerden biri de oyunun genişliğini kontrol edebilmeleriydi. Savunmada sayısal fazlalıkla beraber oyunu iyi bir şekilde daraltırken hücuma çıkıldığında kanat bekler Roberts ve Vitinho oyunu çabucak genişletip kanatta kendini unutturmayı başardılar.

İlk görsel, Burnley hücumunda sol bek Vitinho’nun sol bekte kendini ne kadar iyi unutturduğunu gösteriyor. İkinci görselde de ceza sahası içinde ve kümesinde 10 Burnley oyuncusunun oyunu daraltışını görüyorsunuz.

Manchester City’nin akan oyunda attığı golü inceleyelim;

Orta sahada Rodri kendini Rodri’den biraz olsun soyutlayabilmiş, topu bekletmeden Foden’a oynuyor.

Kendisine herhangi bir markaj uygulanmayan Foden da rahatça dönüp bir anda fırlayan Walker’a oynuyor topu. İlk yarıda Burnley kanatları Koleosho ve Foster savunma yardımı konusunda hem nitelik hem de nicelik anlamında istikrarlıydılar fakat Manchester City’nin en önemli özelliklerinden biri rakibin hatasını kesinlikle affetmemeleri. İlk 45 dakikada Walker ilk kez bu koşuyu gösterebildi, o koşu da Burnley’i oyundan düşürdü.

Normal forvetlerin maça ısınmak için topu birkaç kere dürtüp topa ısınmaları lazım. 1-2 kez golü kaçırıp 3. fırsat için tmamiyle hazır hale gelmeleri gerek ama Haaland o kadar özel bir forvet ki onun ısınmaya ihtiyacı yok. O hep en hazır halinde katil içgüdüleriyle doğru yerde doğru zamanda topu bekleyip yapılabilecek en iyi vuruşu yapan bir terminatör… Erling Haaland ilk yarıda topla sadece 9 kez buluşabildi ama az önce de bahsettiğim gibi, onun skoru yapmak için topla fazla haşır neşir olmasına gerek yok. 9 kez topla buluşmaya 2 gol sığdırdı canavar.

İlk yarıda Burnley’in kollektifliği beni etkiledi diyebilirim. Kesinlikle 2-0’ı hak edecek bir ilk yarı değildi. Bu oyunu ilk 6’dan başka bir takıma karşı oynasalardı 2. yarıya daha umutlu bir şekilde çıkarlardı. Övdüğüm, ilk yarıda beni etkileyen tüm özelliklerini kaybetmiş bir şekilde çıktı 2. yarıya Burnley. 5’li defans anlayışını terk eden Burnley, 2. yarıda 4”Lü defansa döndü. Sistemsel olarak sağ stoper Al Dakhil sağ stopere geçerken sol kanat bek Vitinho sol kanat, sol kanat Foster ise forvete kaydı ve 4-4-2 şeklinde dizilen bir görünüme geçtiler. Her ne kadar bu sistem onların en alıştığı sistem olsa da bu maç özelinde bu değişiklik hiç iyi sonuçlar vermedi. Burnley’de adam paylaşım konusunda karışıklıklar yaşadı.

Manchester City bu karışıklıkta Walker’ı daha ileriye attı. Bernardo Silva, Foden ve Julian Alvarez merkezden oyunu işlemeye çalıştı. Önümüzdeki hafta UEFA Süper Kupası oynayacak olmasından dolayı daha da yorulmamak adına tempoyu düşüren City, kontrolü elinde tuttu ve 3 puanı 3 golle aldı.

Devamını Oku