KESİK BAŞ STRATEJİSİ

KESİK BAŞ STRATEJİSİ

Pokerde bazen oyuncu, elinde tek bir kart tutar ve diğer bütün kartları atar. Hemen her zaman masanın kaybedeni tarafından gerçekleştirilen bu eylemin olumlu sonuç vermesi ihtimali istatistiksel olarak sıfıra yakındır. Zaten oyuncu bu hamlesiyle, her şeyi şansın eline bıraktığını göstermektedir ve eğer şans melekleri ona bir güzellik yapmazlarsa eldeki avuçtakini masaya bırakıp kös kös ortamı terk edeceği kesin gibidir.

Ali Koç’un Fenerbahçe başkanlığı seyrini bu minvalde ele almak mümkün. Her sezon aynı hamleyi yapan, hatta elinde tek kart bile bırakmayan Ali Koç Fenerbahçe’sinden başarı beklemek anlamsız, anlamsız olmasına da Fenerbahçe tarihinin en kötü başkanının hala masada duracak, durabilecek özgüvene, etik umursamazlığa sahip olmasını anlamak güç. Açık ki Ali Koç, bütün beceriksizliklerinin, bütün futbol cehaletinin yanı sıra eğitilemez oluşuyla da Fenerbahçe tarihinde müstesna bir yere sahip olacak.

2022-2023 sezonun Fenerbahçe için kötü geçeceğinin sinyalleri, Bruma, Lincoln gibi “bütünüyle kumar” olan transfer hamleleriyle ortaya çıkmıştı zaten. Fakat süreci bütünüyle umutsuzluğa sürükleyen girişim, zerre akıl taşıyan hiçbir futbol iradesinin sahada 5 dakika bile yer vermemesi gereken Emre Mor’la sözleşme imzalanması oldu. Fakat Sayın Koç, bununla da yetinmedi ve son gün Michy Batshuayi’yi getirdi. (İnsan buraya “gözlerinden yaş gelen” smiley koymak istiyor)

Yanlış anlaşılmasın, bir kulüp, bir başkan bütünüyle makul, rasyonel hareketler yapmak zorunda değildir. Elbette arada kumar olarak nitelendirilebilecek riskler alır. Tutarsa şık olur, tutmazsa da “can sağlığı” denir, geçilir. Fakat bütün hamleleri kumarbaz umursamazlığıyla kurgulamanın değil futbol yönetiminde, herhangi bir yönetim anlayışında olumlu karşılık bulma ihtimali yoktur. Dört kumar hamlesi yapıp dördünün de tutmasını bekleyemezsiniz. Ya da bekler ve Ali koç olursunuz. [“Ali-Koçlaşmak” bir terim olmalı. Sonraki nesillere ibret olarak anlatılmalı.]

İlginçtir, akılsızlıkla malul Fenerbahçe yönetiminin önüne her şeye rağmen durumu değiştirebilecek bir şans çıktı: Türkiye’deki kaos ortamına uygun, yönetici aklı olmayan bir hücum futbolunu öne çıkaran Jorge Jesus. Büyük takım olarak zaten maçlara bir adımcık da olsa önde başladığınız ülkede, deli danalar gibi, kafası kesik tavuklar gibi hücum etmekten yana olan Jesus, hem taraftarı kandırabilecek bir oyun sergileyebilirdi, hem de takımın ihtiyaç duyduğu başarıların “kıyısına” takımı taşıyabilirdi.

El-hak, taşıdı da! Fakat “akılsız hücum” yaklaşımının takımı taşıyabileceği tek yetin o “kıyı” olduğunu Jesus daha önce de çok kez göstermişti. Bir kez de Fenerbahçe’de göstermesi en azından beni şaşırtmadı. Hiçbir hedef maçını kazanamayan Fenerbahçe, sezonu elde sıfır ile kapatacak ve fakat pek çok alanda kıyısına kadar getirmiş olacak. Ezeli rakiplerinin zafer gemisi ufka doğru yol alırken Fenerbahçe’nin kıyılarda gezinmesi kimi memnun eder? Beni etmeyeceği kesin.

Bir Fenerbahçe aklı, camiası, iradesi var mı yok mu bilmiyorum. Fakat eğer böyle bir şey varsa bir an önce Koç ailesine, “Çocuğunuza sahip çıkın yoksa elimizden bir kaza çıkacak!” demesi, ülkenin en köklü ailelerinden birinin üyesi olmasa sokak ortasında acından ölecek becerideki yöneticilerini iadesiz postalaması elzem.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Arsenal: Sabrın Zaferi